İmamı Azam Ebu Hanife Kimdir
Âlemlerin Rabbi olan Allah u Teâlâ’ya hamd ederiz. Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’e, Onun âl ve Ashabına salât ü selâm olsun. İslâm Fıkhının yüksek tedrisatı kısmında bu sene İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe Hazretlerini seçtim. Onun hayatım, hukuk görüşünü ve fıkıh usulünü inceledim. Cenâb-ı Hakk’ın bu büyük fakîhe, değerli hukukçuya bahşetmiş olduğu güzel sıfatları ve Özellikleri gösterir bir şekilde okuyuculara onu doğru ve sahih olarak tanıtacak bir surette takdim edebilmek için, onun şahsiyetini tanıyıp kendisini ve fikirlerini anlamak amacıyla hayatını İncelemeğe koyuldum. Ondan rivayet olunagelen akaide dair düşüncelerden fetvalardan ve kıyaslardan bir netice çıkarmağa çalıştım. Gerçekten tarih ve menakıb kitaplarından o büyük imamın hayatını sahih bir suretini çıkarmak İçin yol hazır ve işlek değildi.” Çünkü Ebû Hanîfe’nin mezhebine tâbi olanlar onu medh ve senada çok İleri gittikleri gibi onu bir fakîh ve müctehîd derecesinden daha yukarı çıkarmışlardır. Onun aleyhinde bulunanlar da ölçüsüz konuşmuşlar, onu ırzı ve dini tecavüzden masun obuası gereken bir Müslüman mertebesinden indirmek istemişlerdir. Mübalâğalı bir tarzda kusur ve meziyet değil de ancak hakikati bulmak İsteyen araştırıcının aklı ona hücum edenlerle medih de ileri gidenlerin arasında hayretle şaşırıp kalmaktadır. Bu hayretten kurtulabilmek İçin çok gayret sarf etmesi ve yorulması gerekiyor; Eğer doğru ve sahih bir suret elde edebilirse bu onun yorgunluğunu giderecek ve bu gayretlerinin mükâfatı olacaktır. Ben onun hayatının üzerinden perdeleri kaldırdığımı, onu saran gölgeleri silip ışıkları açtığımı zannediyorum. Bu uğurda çalışırken onun yaşadığı çağı anlattım, oha çağdaş olan meşhur fakîhlerî etraflıca zikrettim. Zira İmâm-ı A’zam’ın onlarla münakaşalar yaptığı, savaştığı muhakkaktır. Aralarında fikir tartışmaları,, karşılıklı cevaplaşmalar olurdu. Bunları zikretmekle onun ruhuna, düşünce tarzını açıklamak ve çağdaşları İle aralarındaki fikir münakaşalarını belirtmek istedim. Bundan sonra onun siyasî kanaati ve dinî akidesi hakkında İncelemelere koyuldum. Çünkü bu büyük mütefekkiri bütün fikir cephelerinden inceleyebilmek için behemehal böyle yapmamız lâzımdı. Zira onun siyasî düşüncelerinin, hayattaki tutumu üzerinde tesiri olmuştur. Bu cepheyi ihmâl etmek, şahsı ve hayatı, kalbi ve fikri ile çok sıkı bir şekilde bağlı olan bir tarafını İhmâl etmek olur. Onun dinî akidelerine, İnançlarına gelince, bunlar o asra hâkim olan görüşlerin Özü demektir. Yalan yanlış şeylerden, haddi tecavüzden kurtulan kimselerin berrak ve temiz kanaatleridir. Bunlar Müslüman cemaatinin, ehl-İ sünnetini sahih ve doğru İnançlarının bir ifadesidir. Dinin özü, yakînen İmanı ruhu bunlardır. Bu saydıklarımızdan doğru ve özlü bir hülâsaya vardıktan sonra İmamın fıkhını İncelemeye başladık ki, bu incelemelerden, asıl maksat ve birinci gaye zaten budur. Bu işe evvelâ: Hüküm çıkarırken mukayyet olduğu umumî usulleri, fıkıhtaki metodunu beyan etmekle başladık. Zira bunla